BİZE ULAŞIN
Aşağıda, kanseri önlemedeki potansiyel kullanımı üzerine bilimsel araştırmalar mevcut olan birkaç ottan bahsedeceğiz.
Besleyici aromaya sahip bu sağlıklı bitkinin kanıtlanmış birçok faydası var. Keklik otu yağı atalarımız tarafından yüzyıllarca tahriş olmuş cildi yatıştırmada ve öksürük krizini tedavi etmede kullanıldı. Günümüzde yapılan araştırmalar ise bu otun antimikrobiyel özelliklerini ve böbrek taşlarını azaltmadaki etkisini ortaya koydu.
Bu ota dair en ilginç şey ise, kanser karşıtı bir bileşen olarak kullanılabileceğini gösteren son araştırmalar. Bu araştırmalar keklik otunda bulunan kekik yağı (karvakrol) isimli bileşen etrafında toplanıyor. Kekik yağının tümör karşıtı olmasının yanı sıra, çok sayıda faydaya sahip olduğu düşünülüyor. Hücre kültürü örnekleri üzerinde yapılan araştırmalar, kekik yağının çeşitli kanser tiplerinin ilerlemesini önlediğini ve kanser hücrelerinin apoptozunu (hücre ölümü) sağladığını gösterdi.
Yapılan son araştırmalar, bu otun bileşiminde bulunan xanthohumol isimli özel bir molekül sayesinde kanser ile savaşabildiğini gösterdi. Xanthohumol isimli bileşenin kanser hücrelerinin çoğalmasında rol alan enzimlerin çalışmasını önlediği gösterildi. Şerbetçi otundan harika bir çay demleyip bu bitkinin şifasından yararlanabilirsiniz!
Köpekotu, tıp dünyası için yabancı değil. Eski Romalılardan beri göğüs enfeksiyonlarının tedavisinde kullanılan bir bitki. Günümüzde ishal ve kabız gibi sindirime bağlı sorunları tedavi etmede de kullanılması bu otu şifalı bitkiler bahçesinin vazgeçilmezlerinden biri haline getiriyor.
Bu otun içinde bol miktarda bulunan ve bitkiye rengini veren flavonoidler, temel bitkisel gıda kaynağıdır ve kanser riskini azaltma özelliğinin aralarında bulunduğu sağlık açısından birçok faydaya sahiptir. Flavonoidler açısından oldukça zengin olan köpekotunun, kolon ve meme kanseri de dahil birçok kanser türünün ilerlemesini önlemesine şaşmamalı.
Yer minesi, tatlı kokusu sebebiyle arıları ve kuşları çekme özelliğinde olmasından dolayı genelde süs bitkisi olarak kullanılır. Aynı zamanda birçok yemeğin üzerine serpiştirilen veya salatalara aroma katan bir ottur. İçerdiği antimikrobiyal ve tümör karşıtı özelliğe sahip çok sayıdaki antioksidan sayesinde yer minesi sağlık açısından birçok faydaya sahip.
Umut vadeden bir araştırmada, insandaki kanser hücreleri yer minesinin kimyasal özütüyle temas ettirildi. Araştırmacılar, yer minesinin kanser hücreleri üzerinde antiproliferatif (hücre büyümesini engelleyen) etki gösterdiğini gördü.Yer minesinin kanserin yayılmasını azalttığına dair çalışmalar henüz sınırlı da olsa, bu tatlı otu salatalarınıza ilave etmekten zarar çıkmaz!
Gülgiller familyasından olan bu tatlı bitinin kullanımı bronz çağa kadar dayanıyor. Farkında olsanız da olmasanız da aslında bu bitkiden haberdarsınız, çünkü aspirinin ana bileşeni olan salisilik asit isimli bileşeni içeriyor.
Ama salisilik asit dışında tıpta kullanılan birçok diğer bileşeni de barındırıyor. Bunlar arasında heparin ve çeşitli flavonoidler sayılabilir. Fareler üzerinde yapılan bir araştırmada bu bitkiyi tüketmenin rahim kanserinin ilerlemesini yüzde 67 oranında azalttığı görüldü. Bu sonuçlar henüz insan üzerinde doğrulanmasa da kanser tedavisi üzerine ümit verici.
Sonuç olarak, modern tıp kanser oluştuktan sonraki birçok çözüm yolları üzerine çalışmalar yaparken, oluşmasını önlemek için de yapılabilecek birçok şey var. Yukarıda bahsedilen doğal otları da içeren sağlıklı bir beslenme şekli bunun için iyi bir başlangıç olabilir.
Bu otları salatalarınıza ilave etmeyi veya içindeki besinleri içeren nefis ve doğal çayları tüketmeyi, ileriki yıllarda sağlıklı olmanızı garantileyecek rutin alışkanlıklarınız haline getirebilirsiniz.
