YEMEK

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN
Merhaba, Ben akıllı asistanınız Mynet Chef GPT. Size en uygun yemek tariflerini bulmak için buradayım. Benden yardım alabilirsiniz.

Mynet Chef GPT

1 Hazırlamak istediğiniz öğünü seçiniz
2 Hangi malzemeleri kullanmak istersiniz? Listeden istediğiniz kadar malzemeyi ekleyebilirsiniz.
3 Hangi mutfak türünde olmasını istersiniz?
Daha fazla bilgi girmek ister misiniz?
4 Özel bir beslenme şekliniz var mı?
5 Belirtmek istediğiniz bir alerjiniz var mı?
6 Eklemek istediğiniz farklı detaylardan burada bahsedebilirsiniz.
    Kalan mesaj: 10

    Günahıyla Sevabıyla GDO Gerçekleri

    Her gün duyduğumuz GDO kelimesi artık kulağımıza fazlasıyla aşina ama yararları ve zararları nedir tam olarak bilmiyoruz. Nedir bu GDO, beraber bakalım.

    GDO kısaltmasının açılımı genetiği değiştirilmiş organizmadır. Aslında son 25 yıldır hayatımızda ama biz ondan söz etmeye son 10 senede hız verdik. Biz onu en çok mısırla hatırlıyoruz. GDO'lu mısır kavramı hayatımızda 10 senedir var ve zararlarının boyutlarından haberdar olmamız oldukça geç başladı.

    GDO bilimsel olarak ne anlama geliyor?

    GDO, bir canlıdaki genetik özelliklerin kopyalanarak, bu özellikleri taşımayan bir canlıya aktarılması sonucunda üretilen, yeni canlıya Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) denmekte. İlk genetiği değiştirilmiş ürün 1996 yılında yapılmış ve o gün itibariyle tüketimine başlanmış.

    Neden GDO'ya ihtiyaç duyduk?

    GDO yönteminin kullanılmasının temel sebebi aslında bu yöntemle üretilen bitkilerin ilaçlara ve zararlılara karşı daha dirençli olması. Böylece kimyasal ilaç kullanımı azaltılabiliyor. Günümüzde mısır ve pamuğun zararlılara, soya ve kanolanın böcek ilaçlarına, kabağın da virüslere karşı dirençli olmasında GDO teknolojisi kullanılmakta.

    Sadece daha dirençli bitkiler mi? Aynı zamanda daha lezzetli de!

    GDO, bitkilerin lezzet, besleyicilik ve dayanıklılık gibi özellikleri geliştirilebilmekle birlikte istenmeyen durumlara daha hızlı müdahale edilmesini sağlıyor. Bu yöntem aşı ve ilaç sektöründe de önem kazanmakta. GDO ile susuzluğa dayanıklı bitki üretimi gerçekleştirilmeye çalışılmakta ve deneyler devam etmekte.

    Gelecek planı: Kıtlığı durdurabilmek

    GDO yöntemi kullanılarak üretimin daha bol olması sağlanabiliyor ve bu da dünyada artan gıda ihtiyacını karşılama konusunda yeterli olabileceği düşünülüyor. Ancak hem çevresel faktörler hem de insan sağlığı düşünüldüğünde zararları olabileceği de eleştiriler arasında. GDO’nun kansere yol açtığı henüz kanıtlanmış olmasada insanlar arasında kansere neden olduğu biliniyor.

    GDO'lu tohum doğaya ne yapabilir?

    GDO'nun tohumları çevreye karıştığında doğal ürünlerin yapısını bozabileceği gibi böcek üremesini de olumsuz etkileyeceği söyleniyor. Ekosistemin çökme olasılığı ve biyolojik kirliliğin oluşması eleştirilen diğer konular arasında.

    Tartışma sadece çevresel ve sağlık konusunda da değil üstelik, ekonomik boyutu da var. Bugün GDO’ lu üretimi tekelinde bulunduran birkaç büyük şirket var. Yani GDO’ lu üretimin başlaması demek aslında küçük esnafın yok olması demek. GDO'lu tohum, geleneksel tarımdaki gibi bir sonraki yıl kullanılamıyor. Her yıl tohum alma zorunluluğu, ekonomik bir faciaya da doğru ilerliyor.

    Türkiye'de neler oldu?

    Türkiye'ye genetiği değiştirilmiş gıdalar içinde soya ve mısır ithal olarak çok fazla giriyor. Bu ürünlerin çoğu da hemen her yıl GDO'lu tohum üretiminde birinci olan ABD ve 2. olan Arjantin'den ithal ediliyor. Mesut Başak, ODTÜ'de yapılan araştırmada çarpıcı sonuçların çıktığını ifade etmişti. Araştırmada Türkiye'nin 9 şehrinde üretilen 28 domates numunesinden 22'sinde "kanamisin" adlı antibiyotiğe dirençli bir bakteri geni saptanmıştı. Aynı araştırmada mısır numunelerinde hem antibiyotiğe karşı direnç geni, hem de mısıra ait olmayan birtakım DNA'lar bulundu. Buna ek olarak 2005 yılında Arjantin'den Türkiye'ye soya getiren bir gemi Greenpeace tarafından Brezilya açıklarında durdurulmuş ve soyaların GDO'lu olduğu ortaya çıkmıştı.

    Gözle ayırt edemeyiz ama fazla düzgünlük bizi şüphelendirebilir

    Nelerde GDO var dersek de karşımıza vahimleşen bir tablo çıkıyor: Mısır, patates, domates, pirinç, soya, buğday, kabak, bal kabağı, ayçiçeği, yer fıstığı, bazı balık türleri, kolza, kasava, papaya, muz, ahududu, çilek, kiraz, ananas, biber, kavun, karpuz, kanola.

    Bir sebze veya meyveye dışarıdan baktığımızda GDO'lu olup olmadığını anlayamayız, fakat torna tezgahından çıkmışçasına düzgün olanlar bizi şüphelendirebilir. Ya da çekirdeksiz, çekirdeği fazla küçükler de dahil.

    GDO'nun insanlığa ne tür yararları olabilir?

    1. Besin Değerinin Arttırılması

    2. Besinlerin Alerjik Özelliklerinin Azaltılması
      yumurta,
      inek sütü,
      soya,
      buğday,
      kabuklu deniz canlıları,
      balık ve fındık

    3. Bitkisel ve Hayvansal Ürün Veriminin Artırılması

    4. Besinlerin Tedavi Amaçlı Kullanılması
      (laktoz etkisi azaltılmış süt gibi)

    5. Yenilebilir Aşı Üretimi

    Her gün tükettiğimizde sağlığımıza verdiği zararlar ne?

    1. GDO'lar öldürücü alerjilere neden olabilir.

    2. GDO'lu yemler, hayvanlarda antibiyotik direncini artırır, antibiyotiklerin etkisini azaltır.

    3. Çoğu GDO'nun içerdiği böcek öldüren toksinlere hamile kadınların kanında ve fetusunda raslandı.

    4. İtalya'da yapılan bir bilimsel araştırmada marketlerden alınan her 4 sütten 1'inde GDO geni parçalarına rastlandı.

    5. GDOların salgıladığı böcek zehirinin tamamının insan sindirim sisteminde parçalanmadığı ortaya çıktı.

    6. GDO ekim tarlalarında kullanılan yabani ot ilaçları, memeliler için toksik etki ve insanlarda hormonal dengeyi bozma riski taşıyor.

    Günahıyla sevabıyla GDO'yu anlattık, bundan sonrasında karar sizin. Ama her şeyin doğalı makbul, onu da unutmamak lazım.

    Chef GPT


    En Çok Aranan Haberler