Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için Çerez Politikasındaki amaçlarla sınırlı olmak üzere çerez kullanmaktayız.
Toz şekerden 180 kat daha tatlı olan bu katkı maddesi 1965 yılında James M. Schlatter tarafından keşfedildi. Yapay tatlandırıcılar, doğal şekerden daha ucuza mal olduğu için kendisine yer bulması çok uzun sürmedi. AB ülkelerinde E951 koduyla kullanılan bu tatlandırıcı hakkındaki iddialar çok ciddi. Aspartam karşıtı uzmanlar, bu maddenin Parkinson ve obezite gibi çok ciddi hastalıklara kapı araladığı konusunda insanları uyarıyorlar. Diyet ürünlerinin içinde de gördüğümüz bu maddenin, metabolizmayı yavaşlatıp kilo almayı hızlandırdığı söyleniyor.
Beynin işleyişini yavaşlattığı gibi bazı kanser türleri için de tetikleyici vazifesi gördüğü söylenen Aspartam’dan kaçınmak ise neredeyse imkansız. Çünkü bu madde market raflarında bulunan 10 binden fazla hazır gıdanın içinde sıklıkla kullanılıyor. Resmi raporlara bakıldığında ise, endişe edecek bir şey yok. ABD ve AB ülkeleri dahil olmak üzere 90’dan fazla ülke aspartam kullanımını herhangi bir sağlık riski yaratmadığı için onaylamış durumda.
Bir dönem basında sıkça yer bulduğu için bu maddenin adına oldukça aşinayız. Mısırın geçirdiği sayısız kimyasal işlemden sonra ortaya bu yapay tatlandırıcı veya şeker çıkıyor. Yüksek fruktozlu mısır şurubunun zararları hakkında hem fikir olmuş uzmanlara göre, obezitenin başlıca sebeplerinden birisi olmakla beraber pankreas kanseri olma ihtimalini %87 oranında arttırıyor.
Fareler üzerinde yapılan deneylerde, erkek farelerin büyümelerinin durduğu, dişi farelerin ise ergenliğe giremediklerinin gözlenmesiyle bebek mamalarında kullanımı yasaklandı. Doğal şekerden çok daha ucuza mal olan bu kimyasal şeker, üretim maliyetlerini inanılmaz ölçüde düşürdüğü için başta soğuk çay ve kola gibi meşrubatlar olmak üzere hemen her şeyin içinde var. Adına belirlenmiş bir kod olmadığı için etiketlerde kendi adıyla yazılıyor.
Bu madde hazır gıdalarda lezzet arttırıcı olarak kullanılıyor ve ambalajların üstünde E621 koduyla gösteriliyor. Yapısı itibariyle eksitoksin olan bu madde, hücrelerin aşırı uyarılmasına ve ölmesine yol açıyor. Sebep olduğu iddia edilen hastalıklardan bazıları; alzheimer, parkinson, huntington hastalıkları, sara (epilepsi), retinal dejenerasyon (göz retina tabakası hasarı), yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, obezite, büyüme hormonu baskılanması, pankreas hasarı, ensülinde artış ve buna bağlı olarak diyabet (şeker hastalığı). Bunların yanı sıra, böbrek ve karaciğerde hasar yarattığı söyleniyor. Tatlı-tuzlu fark etmeksizin pek çok hazır yiyeceğin içinde gördüğümüz bu madde en çok cipslerde, hazır çorbalarda ve ketçap-mayonez türü soslarda kullanılıyor.
Herkesin karşı olduğu, ancak zararlarını gerçekten çok az insanın bildiği trans yağın sicili epey kabarık. Kötü kolesterol oranını yükseltmesi bir yana, kalp krizi ve inme riskini önemli ölçüde arttırdığı söyleniyor. Bağışıklık sistemini zayıflatan trans yağ, üreme sistemini etkileyip ensülin direncini arttırarak şeker hastalığına kapı aralıyor. Trans yağ konusu, hamile ve emziren anneleri de yakından ilgilendiriyor. Hamilelerde düşüğe ve doğum ağrılarına sebep olduğu söylenirken, anne sütünün kesilmesi veya kalitesinin düşmesinden de sorumlu tutuluyor. Kahvaltılık yağlar, margarinler, unlu mamullerde sıklıkla kullanılıyor. “Benim kullandığım markada yok.” diye sevinecekseniz, o kadar da acele etmeyin. Bazı markalar, trans yağ yerine “hidrojenize yağ” demeyi tercih ediyorlar. Ancak bu ikisi tam olarak aynı şey.
Gıda boyaları, gıdaların normalden daha canlı renklerde görünmeleri için sıklıkla kullanıyor. Sayıları fazla olduğu için hepsinin zararını teker teker saymak imkansız ancak en çok kullanılan boyalar; Sunset yellow (E110), Tartrazin ( E102), Karmoisine (E122), Panceau (E124), Quinoline (E104), Allura red (E129), Sodyum Benzoat (E211). Kodlarıyla birlikte vermeyi ihmal etmediğimiz bu boyaların sebep olduğu iddia edilen zararlar ise annelerin yüreğine indirecek cinsten. Özellikle çocuklarda davranış bozukluklarına ve IQ düşüklüğüne sebep olduğu iddiaları had safhada. Salam, sucuk, sosis gibi işlenmiş et ürünleri ve bisküvi, gofret, çikolata gibi çocuklara alınan atıştırmalıklar bu boyaların sıkça kullanıldığı ürünler arasında.
Sodyum sülfit, et ürünleri gibi normalde raf ömrünün kısa olması gereken yiyeceklerde raf ömrünün uzatılması amacıyla kullanılıyor. Et ürünlerinin yanı sıra pizza gibi dondurulmuş hamur ürünlerinde de kullanıldığını unutmadan belirtelim. Kullanım amacı ne kadar masum gibi görünse de hakkındaki iddialar tam aksi yönde. Öncelikle sülfit duyarlılığı bulunan kişilerde baş ağrısı, mide bulantısı, kaşıntı gibi yan etkiler gösteriyor. Bazı uzmanlara göre, başta kolon kanseri olmak üzere pek çok kanserin tetikleyicileri arasında ve lösemi riskini %700 oranında arttırdığı söyleniyor. Anneler ise dikkatle okumaya devam etsin, çünkü bazı uzmanlara göre sodyum sülfit çocuklarda beyin tümörü oluşmasına sebep oluyor. Sodyum sülfitin etiketlerde ve ambalajlarda E250 koduyla gösterildiğini de belirtmeden geçmeyelim. Belki bunu okuduktan sonra bakmak istersiniz.
Bu madde de sodyum sülfit gibi raf ömrünü uzatmak amacıyla kullanılıyor ve benzer iddialar bu madde için de geçerliliğini koruyor. Kanser türleriyle sıkı bir bağlantısı olduğu iddia edilen bu maddenin bebek mamalarında kullanımı yapılan araştırmalar sonucunda yasaklandı. Etiketlerde E-251 koduyla gösteriliyor.
Sıklıkla katı ve sıvı yağların bozulup küflenmesini önlemek için kullanılıyor, ancak bazı paketlenmiş tahıl ürünlerinde ve cips gibi atıştırmalıklarda da görülüyor. Beyin hücrelerinde hasara sebep olduğu, dolayısıyla davranış değişikliğine neden olduğu iddia ediliyor.
Astım hastaları için ağır sonuçları olabilecek bu maddenin çiğ gıdalarda kullanılması ABD’de yasak. Sülfürler, göğüste sıkışma, kurdeşen, karında kramp, ishal, kan basıncı düşmesi, başta yanma hissi, halsizlik, nabız hızlanması gibi bulguların görülmesine neden olabilir. Gıda koruyucusu olarak kullanılan bu madde fermente edilmiş içeceklerde, fırınlanmış ürünlerde, çaylarda, çeşnilerde ve dondurulmuş ürünlerde kullanılıyor.
Fırın mamullerinde hacmi artırmak ve rengi beyazlatma amacıyla kullanılıyor. Hayvanlarda kanser yaptığı bilinen bu madde, ABD ve Japonya dışında bütün dünyada yasaklanmış durumda. Ancak, bazı un üreticileri bu maddeyle ellerindeki unu beyazlatıp fırınlara normal un olarak pazarlıyor. Bu yüzden beyaz ekmekleri güvendiğiniz fırınlardan almakta fayda var.